19 Ağustos 2015 Çarşamba

Hayvanlardan değil, insanlardan kork!

Bildiğiniz gibi artık ben bir anneyim. Şimdiden hayvan sever olduğunu belli eden bir oğlum var, hele ki kedilere karşı.
Sokakta gördüğü her kediye dokunmak istiyor ama kediler buna pek meraklı değil :) peki evde işler ne alemde?

Kızımın, yani kedimin, misyonu büyük ne de olsa o artık abla oldu. Kayrahan henüz yürüyemez ve konuşamazken, bence Kabak onun insan olduğunu farkında değildi. Onu da dört ayaklılar aleminden sanıyordu. Bu da bizim işimize yaramış oğlumuz kedimiz sayesinde erkenden emeklemeyi öğrenmişti. Kabak nereye giderse bizim ufaklıkta onun peşinden. Taklit ettiğini düşünüyorum. Bir de uyku olayını taklit etseydi hiç fena olmazdı:) Bu taklitler bizi korkutmadı değil. Ya tuvaletini kuma yapmaya kalkarsa gibi şeyler düşünüyorduk ama çok şükür bu tarz olaylar yaşamadık.

İnanın, Kayrahan’ı büyütürken beni en çok zorlayan şey dış kapının dış mandalları oldu. İnsanların hala yok tüyünü yutarsa, aman tırmalarsa, ya ısırırsa gibi sorularını duydukça sinir krizi geçiyorum. Aylardır anlatıyorum ama kimileri anlamamakta ısrar ediyor. Bazen sert çıkışlarım olabiliyor. En sertinden de yeni komşumuz  "hayvan sevmeyen teyze" nasiplendi. Efendim neymiş, o küçükken yaşadıkları köyde yeni doğan bir bebeğe kediler saldırmışmışmış.

Burada dikkat edilmesi nokta şu: kedi değil kediler. Bizim yalnızlığı seven, bir gruba bağlı yaşamayan asil kanlı dört ayaklı dostlarımız onların köyünde evrim geçirmiş olmalılar ki birlik olup, grupça saldırıya geçmişler. Ben böyle bir olayın yaşanma ihtimalinin düşüklüğünden hayvan sevmeyen teyzeye bahsetmedim sadece "hayvanlardan değil de, ben en çok insanların saldırılarından korkuyorum, oğlumun beynine sokulmaya çalışılacak

olan cahilce ve hiçbir dayanağı olmayan uydurma hikayeler beni ürkütüyor" dedim. Ne demek istediğimi anlamış olacak ki o günden beri bize pek yanaşmıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder