Bu yazıda
anlatacaklarımı okurken eminim bir çoğunuz “aynısı benim de başıma geldi”
diyeceksiniz.
Ben de sizler gibi, hem oturduğum mahalledeki kedilerle hem
de işyerimin bulunduğu bölgedeki kedilerle yakından ilgiliyim. Bu ilgimin
kimseye bir zararı yok. Yemeklerini , sularını veririm, kapları da kuytu
köşelere koyarım ki, kimse laf edemesin. Sessiz sakin oynaşırız azcık, olay
bundan ibaret.
Nedendir bilmem, bundan rahatsız olan insanlar var. “o kabı
oraya koyma” , “topladı yine pire torbalarını başımıza” bunlar alışık olduğum
laflar. İçlerinde en dayanamadığım ise bir kediye yuva ararken işittiklerim;
“aman sanane, ne uğraşıyorsun, başka işin yok mu?”
Ama en son duyduklarım karşısında ne diyeceğimi bilemedim.
Hani, tahmin ediyordum arkamdan denilenleri de, yüzüme söylenince bir garip
oldum. Evet, tahmin ettiğiniz gibi yüzüme yüzüme “deli” dediler.
Ben küçükken mahallemizde bir teyze vardı. Bahçesinde bir sürü
kediye bakardı. Ona da herkes deli derdi. Bense onu kedilerin koruyucusu bir
süper kahraman olarak görürdüm. Bir an gözümün önüne o günler geldi. Belki beni
de süper kahraman olarak görenler vardır dedim J
Şaka bir yana, sonra durdum düşündüm, deli olmakla gurur
duydum. Eğer deli olmak, çevreye karşı duyarsız kalmamaksa, muhtaç olanlara
yardım etmekse, bu dünyanın sadece bizlere ait olmadığını bilmekse, ben deli
olmaya razıyım. Herkesin delirmesi dileğiyle… >^.^<
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder