Sizlere hep sinir bozucu olaylardan
bahsediyordum. Bu kez böyle olmasın ve biraz gülümseyelim istedim. Beni çok
duygulandıran bir tecrübemi anlatmak istiyorum.
Anlayacağınız üzere evde baktığım
beş yaşında dişi bir kedim var, ismi Kabak. İnsanlardan pek hoşlanmaz ve mecbur
kalmadıkça yanaşmaz, buna biz de dahil. Fakat bundan yaklaşık 3 yıl önce bana fazla
samimi davrandığını fark ettik ve çok şaşırdık. Sürekli kucağıma yatıyor, yerimden
kalktığımda paçalarıma yapışıyor, karnımda uyuyor ve yüzüme manalı manalı
miyavlıyordu.
Birkaç hafta sonra bebek beklediğimizi
öğrendik. Sanırım henüz ben bile hamile olduğumu bilmeden, benim kızım bunu
bize anlatmaya çalışıyordu. Bilimsel olarak açıklanabilir bir şey mi
bilmiyorum. Ama ben eminim.
Konuyla ilgili uzmanlara danıştık.
Kabak’ın bebeği kıskanmaması, zarar vermemesi (ne kadar hayvan sever olsan da
insan emin olmak istiyor) ve psikolojisinin bozulmaması için neler
yapabileceğimizi sorduk.
İlk işimiz, bebek için aldığımız
her eşyayı koklatmak oldu. Bezler, şampuanlar, pudralar, kıyafetler… Bebeğimiz
için hazırladığımızı odanın kapısını hiç kapatmadık. Odada vakit geçirmesine
izin verdik. O kadar sahiplendi ki yeni gelen her eşyayı kendinin sanıyor,
bebek için aldığımız pusetin içinde uyuyordu.
Ve o gün geldi. Biz hastaneden
oğlumuzla eve geldik. Onu koklamasına, yanında yatmasına izin verdik. Bu durumu
garipseyen bir çok insan oldu. Bir sürü akıl veren insan, yok tüyünü yutar
(sanki kedi bebeğin ağzının içinde duruyor), yok mikrop bulaştırır.
Anlatamıyorsun ki, siz düşünüyorsunuz ama ben düşünemiyorum. O kadar gaddar bir
anneyim ki, çocuğumu tehlikeye atıyorum.
Halbuki Kabak oğlum Kayrahan’ı o
kadar sevmişti ki, kapısında bekliyordu. Daha ben uyandığını anlamadan
miyavlayıp bana haber veriyordu.
Yine böyle bir gün Kabak Kayrahan’ın
başında nöbet tutarken, ismi lazım değil bir teyze bebek ziyaretine geldi. Hoş geldin
faslından sonra Kayrahan’ın odasına doğru gittik. Oğlum beşiğinde mışıl mışıl
uyuyor, Kabak bir asker edasıyla nöbetine devam ediyordu. Teyze Kabak’ı gördü
ve “aman o kediyi uzak tutun çocuktan, boğar vallaha” dedi. Boğmak mı?
Kendisine en güzel cevabı Kabak
verdi. O da kadından hoşlanmamış olacak ki, bebeğin kapısına dikildi ve kadını
içeri almadı, bir tıslaması vardı ki görmeniz lazımdı. Kadın bebeği görmek
istiyor, Kabak izin vermiyor. Çareyi bebeği dışarı çıkarmakta buldum, tam
kadının kucağına verecekken, bizim ufacık tefecik kedimiz kaplan kesilip, resmen
kükredi. Teyze de vazgeçti, “neyse neyse, uzaktan bakayım ben” dedi. Gidene kadar
kediler hakkında şehir efsaneleri anlatıp durdu. Yeni doğum yapmış olduğum
için, ona laf anlatacak halim yoktu, benden beklemeyecek bir şey yapıp,
sessizce dinledim. Sadece “bildiğim tek şey var, hayvanlarla büyüyen çocuklar
büyüdüklerinde merhametli oluyorlar” dedim.
Kayrahan artık 2 buçuk yaşında. Kabak
ile beraber uyuduklarını, oyun oynadıklarını görmek , mutluluğun resmi gibi bir
şey...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder