12 Ağustos 2015 Çarşamba

Kediler ve Bebekler

Sizlere hep sinir bozucu olaylardan bahsediyordum. Bu kez böyle olmasın ve biraz gülümseyelim istedim. Beni çok duygulandıran bir tecrübemi anlatmak istiyorum.
Anlayacağınız üzere evde baktığım beş yaşında dişi bir kedim var, ismi Kabak. İnsanlardan pek hoşlanmaz ve mecbur kalmadıkça yanaşmaz, buna biz de dahil. Fakat bundan yaklaşık 3 yıl önce bana fazla samimi davrandığını fark ettik ve çok şaşırdık. Sürekli kucağıma yatıyor, yerimden kalktığımda paçalarıma yapışıyor, karnımda uyuyor ve yüzüme manalı manalı miyavlıyordu.

Birkaç hafta sonra bebek beklediğimizi öğrendik. Sanırım henüz ben bile hamile olduğumu bilmeden, benim kızım bunu bize anlatmaya çalışıyordu. Bilimsel olarak açıklanabilir bir şey mi bilmiyorum. Ama ben eminim.
Konuyla ilgili uzmanlara danıştık. Kabak’ın bebeği kıskanmaması, zarar vermemesi (ne kadar hayvan sever olsan da insan emin olmak istiyor) ve psikolojisinin bozulmaması için neler yapabileceğimizi sorduk.
İlk işimiz, bebek için aldığımız her eşyayı koklatmak oldu. Bezler, şampuanlar, pudralar, kıyafetler… Bebeğimiz için hazırladığımızı odanın kapısını hiç kapatmadık. Odada vakit geçirmesine izin verdik. O kadar sahiplendi ki yeni gelen her eşyayı kendinin sanıyor, bebek için aldığımız pusetin içinde uyuyordu.

Ve o gün geldi. Biz hastaneden oğlumuzla eve geldik. Onu koklamasına, yanında yatmasına izin verdik. Bu durumu garipseyen bir çok insan oldu. Bir sürü akıl veren insan, yok tüyünü yutar (sanki kedi bebeğin ağzının içinde duruyor), yok mikrop bulaştırır. Anlatamıyorsun ki, siz düşünüyorsunuz ama ben düşünemiyorum. O kadar gaddar bir anneyim ki, çocuğumu tehlikeye atıyorum.
Halbuki Kabak oğlum Kayrahan’ı o kadar sevmişti ki, kapısında bekliyordu. Daha ben uyandığını anlamadan
miyavlayıp bana haber veriyordu.

Yine böyle bir gün Kabak Kayrahan’ın başında nöbet tutarken, ismi lazım değil bir teyze bebek ziyaretine geldi. Hoş geldin faslından sonra Kayrahan’ın odasına doğru gittik. Oğlum beşiğinde mışıl mışıl uyuyor, Kabak bir asker edasıyla nöbetine devam ediyordu. Teyze Kabak’ı gördü ve “aman o kediyi uzak tutun çocuktan, boğar vallaha” dedi. Boğmak mı?

Kendisine en güzel cevabı Kabak verdi. O da kadından hoşlanmamış olacak ki, bebeğin kapısına dikildi ve kadını içeri almadı, bir tıslaması vardı ki görmeniz lazımdı. Kadın bebeği görmek istiyor, Kabak izin vermiyor. Çareyi bebeği dışarı çıkarmakta buldum, tam kadının kucağına verecekken, bizim ufacık tefecik kedimiz kaplan kesilip, resmen kükredi. Teyze de vazgeçti, “neyse neyse, uzaktan bakayım ben” dedi. Gidene kadar kediler hakkında şehir efsaneleri anlatıp durdu. Yeni doğum yapmış olduğum için, ona laf anlatacak halim yoktu, benden beklemeyecek bir şey yapıp, sessizce dinledim. Sadece “bildiğim tek şey var, hayvanlarla büyüyen çocuklar büyüdüklerinde merhametli oluyorlar” dedim.



Kayrahan artık 2 buçuk yaşında. Kabak ile beraber uyuduklarını, oyun oynadıklarını görmek , mutluluğun resmi gibi bir şey...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder